15 Haziran 2012 Cuma

Herkes gitmez ki...

Herkes gitmez ki...
Yanında istediklerin kalır sadece,
Sahip oldukların...
Gidene, sen izin vermişsindir.
Giden seni uzaktan izler.
Uzaktan dinler hoş sohbetlerini
Anımsar, gülümser...
Artık giden gitmiştir,
Vazgeçmiştir, ufak bir köyü bırakmıştır.
Sadece hatıralar gözünün önüne geliyordur.
Herkes gitmez ufaklık,
Sen git demedikçe...

24 Mayıs 2012 Perşembe

Çıldırtıyorlar...

Şizofrenik duygular besliyorum artık içimde.
Yatağımla, yastığımla konuşmalar...
O hisle uyumalar...
Sessiz ve soluksuz gecelerde uyanmalar...
Sebepsiz gülmeler, sebepsiz ağlamalar, düşünceler...
Kalemimle konuşuyorum,
Kağıdımla sana söylüyorum.
Cevaplıyorlar onlar tek tek,
İnce ince hesapsız,
Düşünmeden...
Yeri geldi mi alttan alıyorlar,
Yeri geldi mi tokat gibi çarpıyorlar amansız...
Durduramıyorum kendimi,
Çözümsüz soruma sürekli cevap buluyorlar,
Çıldırtıyorlar...

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Cevapla Anne

Dünya taşak geçiyor be anne
Dünya çaresizce yalan söylemekte
Düşürüp çıkarıyor bazen haince
Sakinim anne sadece neden dünya
Neden hayatla biz taşak geçemiyoruz anne?
Soruyorum sana cevapla cenneti ayaklarına serdiğim varlık
Cevapla anne...

Sevdiğim kardeşim sormuş

Ve aleyküm essellam…
Tanrının herkes için bir planı vardır öyle değil mi yada o planları kader adı altında insanın kendisi mi belirler veyahutta bu planları tanrının yardımıyla ve yol gösterişiyle mi uygular hangisi acaba?
Ben aslında bu yüzyılda değilde haçlı seferlerinin yapıldı yıllarda kudüste yaşamak isterdim hiç değilse insanlar onur,gurur,sadakat,hoşgörü bunun gibi bugün bariz bir şekilde olmayan duygularla yaşarlardı…
Hiç değilse onurlu,gururlu insanlar sadece özgürlükleri ve kendilerine yetecek yemek,yer vs için doğar,yaşar ve savaşırlardı
Peki bizim kavgamız ne?
Ne için çalışıyor,didiniyor,çabalıyor ve sürekli daha fazlasını istiyoruz kim için kendimiz için mi yoksa ailemizi bahane edip onlar için mi,onlara olan minnet borcumuz için mi yoksa bu düzenin sıradan bir çarkı haline gelip kendi benliğimizi,varlığımızı daha da güçlü kılıp yarına daha da fazlasını isteyen tek dişi kalmış canavarlar olmak için mi?
Peki bunların hangisine sığınsak acaba,herkesin sığındığı bahane farklıdır tabi ki ama benim ki hangi biriyle başlasam ki,hangi birini söylesem ki inanın şu an için başlayacağım yeri bile bilmiyorum…
Peki benim için olan planı ne?
Kaç sabah ezanı,izlediğim sayısızca film,kaç zaman kavramını yitirdiğim gün,kaç fazlasıyla rahatsız edici bir şekilde uykusuz ve sürekli aklımı meşgul eden sorularla geçen gecenin ardında ki gün doğumu!
Aklımdaki soruların cevaplarını daha kaç gün,ay,yıl merak ederek geçiricem yada bu planların tanrının istediği şekilde benim için “hayırlı” bir yolla gerçekleştiğini görerek mi yaşicam?
Haydi her şeyi geçtim ama ben bu hayatı böyle sürekli soru işaretleriyle mi yaşicam?
İnsanların bütün cevapları aldığı kesin ve tek yer ahret midir yada bu soruların cevapları sadece tanrı ila bağlantıları olan onlara hesap verebilen peygamberler midir?
Hiçbir insanoğlu aklında ki sorulara cevap bulamaz mı, hep aklında ki sorularla mı yaşar yada onlarla mı ölür??




(İLKER KANBAĞLI)

Bilir misin?

Bilir misin gözyaşı ile yazılan mektupları?
Gözyaşıyla mürekkebin kağıda tel tel dağılışını...
Sen bilir misin nasıl yazıldığını?
Sevinçte mi, ayrılıkta mı, ölümde mi?
Güneşin doğuşunda mermi yağmurunda mı?
Gecenin bir yarısı kar altın da mor ellerle mi?
Bilir misin sevgili, bilir misin ey aşk?
Konuş... Anlat... Bir şey söyle...
Haykırarak, hıçkırarak, ağlayarak mı yazıldı bilir misin söyle?
Kalemimden dökülen kelimelerin içimde, içinde ne hissettirdiğini,
Ay ışığında, mum ışığında, belki de bir sokak lambası altında...
Ne yaşattığını bilir misin?
Ağlar mısın sende sevgili?
Utanır mısın?
Yoksa sende gülüp geçer misin?
Boş caddelerde soğuk bir ürpertiyle aklına gelince...
Sessiz, sakini belki rüzgarlı gecede bilir misin?
Sen nereden bileceksin ki?

15 Mayıs 2012 Salı

Bir kadın bakıyor pencereden.
Mutsuz.

Bir adam geçiyor karşı kaldırımdan.
Umutsuz.

Aşk, tam ortada duruyor.
Adam bakıyor.

Kadın ağlıyor.
Aşk, geçip gidiyor.!



Dostoyevski

3 Mayıs 2012 Perşembe

Tanıdık Bir Yalnızlık

Tanıdık bir yalnızlıkta tanıdım seni,
Elimde sigaram ve alkolüm vardı.
Dudaklarımda hep senin adın...
Bazen şarkılarda bile seni buluyordum.
İsmini fısıldıyor içime atıyordum.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Yaşadım, Üzülmeden... Saf ve Temiz, Deliksiz

Küçük bir çocuğun,hayalini kurup uyuduğu uykusundaki mutluluk gibi,

       Yaşadım,

Hayatımdaki en güzel bir haftayı.

Küçük bir dokunuş,

Ufak bir buse...

Kaybetme korkusunu düşünmeden,

       Üzülmeden...

Mutluluğu okutmaktı, paylaşmaktı tek derdim gözlerinde.

Kimse, her zaman mutlu olamaz zaten

Sadece, mutlu olduğunu düşünür.

Öyle olmak ister.

Savaşmak, kaybetmek, kazanmak ister...

Öpmek ister...

Sarılmak, hıçkıra hıçkıra ağlamak ister kucağında.

Haykırmak ister değer verdiği insanın gözlerine bakarak,

Ona olan aşkını.

Onun mutluluğu için her şeyi göze almak ister.

Korkmaz, geri çekmez kendini.

Pes etmez...

Tamam olmuyor diye,

Vazgeçmez...


Çabalar, çalışır, elinden gelenin en iyisini yapmak ister.

En kötüsü de, sonunu düşünüp kaçmaz...

Her güne, yeni doğmuş bir bebek gibi bakmak ister.

       Saf...
                Ve
                     Temiz...

Ve her günü yarına bağlayıp, yeniden başlamak ister.

Ama küçük bir çocuğun hayalini kurduğu şeyi,

O deliksiz uykusunda gördüğündeki mutluluk gibi yaşadım seni.

Tek hayal kırıklığı sadece rüya olmasıydı...

       Deliksiz...

Rüyasında gördüğü güzel hayallerden,

Uzaklaştırılıp,

Uyandırılacağı korkuyu bilmemesiydi....

25 Nisan 2012 Çarşamba

İki Yıldız

Bu gece, bir yıldız seçtim kendime.
İsmini fısıldadım, gökyüzüne.

Pistol bile, sönük kaldı onun gözlerinde.
Gülüşü berrak, bakışları ise fazlasıyla parlak.

Saatlerce izledim onu gökyüzünde...

İsyan etmedim bulutlara,
Onu, göstermezler diye.

Sonra, bir yıldız daha seçtim,
İsmimi fısıldadım gökyüzüne...

Fazlasıyla iddialıydı.
Bir o kadar da heyecanlı.

Onları buluşturmadan uyumadım gecelerce.
Gülsün istedim yüzleri senelerce.

Bir olsun istedim, tek olsun aşkları şehvetli gecelerce...

24 Nisan 2012 Salı

Alkol ve Bağımlılık

O şeffaf rengine bir damla ben katıp,
İçesim geldi sabaha kadar seni.

Anlattığım onca masalı,
Tekrar tekrar başa alasım geldi.

Güldürüp,ağlatan hep sen oldun beni.
Nefesindeki anason kokusuyla,
Başımı döndürüp efkara boğan da sen.

Tek tek vurmaktansa kadehi,
Duble duble yeğledim her defasında seni.

Gülüşmelerimiz de oldu ağlaşmalarımız da
Ama her defasında en çok sen tanıdın beni.

15 Nisan 2012 Pazar

Bazen Aşk... A Ş K

Aşk bazen olsun dersin,
Bazen olmasın dersin Aşk...
Kaleminden akan mürekkeptir Aşk,
Gidenin arkasından el sallamaktır.

Aşk olmazsa olmaz dersin bazen,
Olmasa da olur dersin aslında Aşk bazen.
Ama bilmezsin; güle bilmektir Aşk,
Ağlaya bilmektir, yemektir, sudur Aşk...

Tek oyunculu bir oyunu beraber oynamaktır Aşk.

Ölüm

Uzandım yatağıma sarhoş!
Uzandım aşkımın kollarına.

Saati sordum beş sıfır beş dedi.
Anlamadım.

Bembeyazdı her şey.
Kırmızı lekeler vardı vücudumda,

Yatağıma bulaşmış ıslaklıklar.
Çevremde bir kaç maskeli insan vardı,

Sordum aşkımın kollarında,
Kim bunlar? Neredeyiz? Saat kaç?

Beş sıfır beş dedi ölümün kollarında...

Gel ki...

Öyle bir zaman da gel ki,
Ben bile göremeyeyim seni.

Öyle bir saat, öyle bir dakika aralığı seç ki,
Gökyüzü kızıl olsun, aşk olsun, kan ağlasın bulutlar.

Öyle bir zamanda gül ki,
Denize baktığımda gözlerini, içimde hissedeyim.

Güneş'in batmakla batmamak arasında kaldığı zamanda gel.
Sarının kızıla dönmesini beklemeden gel.
Hava kararmadan, Güneş batmadan, Ay doğmadan gel ki,
Denize baktığımda o güzel gözlerini, gözlerinde göreyim...

Gece Gece

Gece gece geldin yine aklıma...
Yaktım yine bir sigara,
Elimde bir kadeh,
Yudum yudum andım seni karşımda.
Ve sigarayı her yakışımda,
Tekrar tekrar , art arda...
Gördüm seni sigaramın o eşsiz dumanında.

Siluetini, zehrini, akıttın yine damarlarıma.
Hissettim seni, kapıldım o eşsiz kokuna.

Saklamak istedim seni,
Sadece ama sadece ben bulmak istedim.

Sonra gece gece sen geldin yine aklıma...
Yaktım yine bir sigara,
Elimde bir kadeh,
Yudum yudum andım seni karşımda...